Warning: include_once(modules/efendimizsav/language/lang-turkish.php) [function.include-once]: failed to open stream: No such file or directory in /home/asa10000/public_html/mainfile.php on line 345

Warning: include_once() [function.include]: Failed opening 'modules/efendimizsav/language/lang-turkish.php' for inclusion (include_path='.:/opt/alt/php52/usr/share/pear:/opt/alt/php52/usr/share/php') in /home/asa10000/public_html/mainfile.php on line 345
Asagi Homurlu Kasabasi Resmi Web Sitesi Hz. Muhammed (s.a.v) Peygamberimizin Hayatı, Doğumu, Vefatı, Veda Hutbesi, Mübarek Duları, Zevceleri, Hadis-i Şerifleri, Miracı, Hicreti
Ana  Sayfa Video ve Klipler Resim Arşivi Aşağı Homurlu Duyurular Foruma Yaz

                                                                                                                                                                                                                                                                                                       

Ana Menü

 

Asagi homurlu koyu, asagihomurlu, kasabasi, belediyesi, beldesi, koyu

  Asagihomurlu.Net
 

  Anasayfa

 

        Forum-lar

 

        E-Kart /Resimler

 

        Şiirler /Sağlık

 

        Forum Kuralları

 

        Uydudan İzle

 

        Ziyaretci  Defteri

  Homurlu Kasabası
 

        Soy Kütüğü

 

        Homurlu Tarihi

 

        Yeni Doğanlar

 

        Homurlu Resimleri

 

        Homurlu Kasabası

 

        Kaybettiklerimiz

 

        Düğün-Nişan-Davet

 

        Homurlu Davetler

 

        Homurlu Duyurular

 

        Homurlu Videolar

  Homurlu Ekstra
 

        Belediyemiz

 

        Muhtarlıklar

 

        Yolcu Servisleri

 

        Tel. Rehberleri

 

        Homurlu Eğitim

 

        Homurlu Sağlık

 

        Homurlu Ekonomi

  Komşu Köyler
 

        Y. Homurlu

 

        D. Kadirli

 

        Karaisa

 

        Pekmezci

 

        Tatar İlyas

 

        Homurlu Beşler

 

        Homurlu Üçler

 

        Fakılı Köyleri

  Üyelere Özel
 

        Çocuk Bölümü

 

        Çocuk İsimleri

 

        Ruya Tabirleri

 

        Yemek Tarifleri

 

        Şifalı Bitkiler

  Haber ve Konular
 

        Yazdir

 

        Konular

 

        Anketler

 

        Haber Arsivi

 

        Haber Gonder

  Uye Panosu
 

        Arama

 

        Top 10

 

        Günlük

 

        İletişim

 

        Hesabiniz

 

        Tavsiye et

 

        Üye Listesi

 

        Istatistikler

 

        Uye Puanlari

 

        Özel Mesajlar

 

        Homurlu Kadrosu

 

        Sistemden Çıkış


En Aktif Üyeler
_SON_UC_UYE
 01:Mar 24, 2017tragin
 02:Feb 02, 2018sevdali5050
 03:Jan 11, 2017neset

Ismail_Bilir
Puan: 17744
Mesaj: 105

galeverli
Puan: 8138
Mesaj: 1

erdal
Puan: 5344
Mesaj: 15

ferat_bekce
Puan: 2578
Mesaj: 30

huseyin_batir
Puan: 2356
Mesaj: 36

AHMETAVCI
Puan: 1835
Mesaj: 17


Alemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (c.c.)'a hamd olsun. Salatü selam alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) ve tüm inananlarin üzerine olsun.

Hicretin İkinci Senesinin Diğer Mühim Hâdiseleri


Ramazan orucunun farz kılınması


Ramazan orucu, Kıble’nin Kâbe tarafına çevrilişinden bir ay sonra, Pegamberimizin Medine’ye hicretinin 18. ayının başlarında, Şaban ayında farz kılındı. Bu hususta indirilen âyetlerde meâlen şöyle buyruldu:

“Ey îmân edenler! Oruç, sizden evvelki ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı—tâ ki günahtan sakınıp takvâya eresiniz.

“O Ramazan ayı ki, insanlara doğru yolu gösteren, ap açık hidâyet delillerini taşıyan ve hak ile bâtılın arasını ayıran Kur’ân, o ayda indirilmiştir. Kim bu aya erişirse orucunu tutsun. Bu ayda hasta olan veya yolda bulunan, tutamadığı günler kadar, başka günlerde oruç tutsun. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Tâ ki güçlük çekmeden oruç günlerinizi tamamlayın, sizi doğru yola iletmesinden dolayı Allah’ı tekbir ve tâzim edin—böylece Onun nimetlerine şükretmiş olursunuz.”1

Ramazan orucu, İslâm dininin beş şartından biridir.

İbni Ömer (r.a.), Resûlullah Efendimizin bu hususta şöyle buyurduğunu bildirir:

“İslâm beş şey üzerine kuruldu:

1. Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Onun Resûlü olduğuna şehadet getirmek,

2. Namaz kılmak,

3. Zekât vermek,

4. Haccetmek,

5. Ramazan orucunu tutmak”1

Sadaka-ı fıtrın vâcib kılınması


Bu senenin Ramazan ayının sonlarına doğru sadaka-ı fıtır vermek vâcib oldu.

Resûl-i Ekrem Efendimiz, küçük büyük, hür köle, erkek kadın her zengin Müslüman için kuru hurmadan bir sa’ (1040 dirhem)2 veya arpadan bir sa’ veya kuru üzümden bir sa’ veya buğdaydan bir müd (yarım sa’) fıtır sadakası ayrılıp, bunun bayram namazından önce yoksullara verilmesini emretti.



İlk bayram namazının kılınması

Şevvâl hilâli görülüp, sabahleyin güneş yükselince, Resûl-i Ekrem Efendimiz oruçlarını açmalarını ve bayram namazına çıkmalarını Müslümanlara emretti. Sonra da onlarla birlikte bayram namazı kılmak üzere namazgâha çıktı. Hutbeden önce, ezânsız ve kametsiz olarak cemâatle bayram namazı kılındı.

Nebiyyi-i Muhterem Efendimiz Medine’ye teşrif buyurdukları zaman, Medinelilerin iki mahallî bayramı vardı. Peygamber Efendimiz onlara, “Allah Resûlü size onlardan daha hayırlı olmak üzere Fıtır [Ramazan] ve Kurban Bayramı günlerini verdi” buyurdu.3

Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, bayram namazlarını namazgâhta kılardı. Medine’nin namazgâhı, şehrin şark kapısı üzerindeydi.

Peygamber Efendimiz, bayram namazı kılmak üzere namazgâha yürüyerek giderdi. Bayram namazına bir yoldan gider, başka bir yoldan dönerdi. Ramazan Bayramı namazına çıkmadan önce bir şeyler yerlerdi. Ekseriya bunlar, bir kaç hurma olurdu.



Zekâtın farz kılınması

Zekât, Hicretin ikinci yılında Ramazan orucunun farz kılınmasından ve fıtır sadakasının vâcip kılınışından sonra farz kılındı.

Zekât, zengin Müslümanların yıldan yıla belli ölçüsüne göre mallarının bir kısmını zekât niyetiyle ayırıp lâyık olanlara vermelerinden ibaret mâli bir ibâdettir.

Zekât, İslâm dininin beş temel esasından biridir. Kur’ân-ı Kerim’le (Nur, 56; Müzemmil, 20; Hac, 78; Bakara, 110) emredilmiştir. Kur’ân-ı Kerim’de 32 yerde namazla birlikte zikredilmiştir.

Bir hâdis-i şerifte Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Her gün, her sabah iki melek inip birisi: ‘Yâ Rab! Zekât ve sadakasını vererek, malını Allah rızası için harcayana, harcadığının yerine yenisini ver’ der. Diğeri de: ‘Yâ Rab! Zekât ve sadaka hakkını ödemeyerek malını sıkana da malını telef et’ der!”1



Hz. Rukiyye’nin vefâtı

Peygamber Efendimizin Hz. Osman’la evli kerimeleri Hz. Rukiyye Bedir Seferi sırasında hastalanmıştı. Hz. Osman, Peygamber Efendimizin emriyle ona bakmak üzere Medine’de kalmış, Bedir’e gidememişti. Zeyd bin Hârise Hazretleri, Bedir Zaferinin haberini Medine’ye getirdiği sırada Hz. Rukiyye vefât etmişti.

Onu Ümmü Eymen yıkadı. Hz. Osman cenaze namazını kıldırdı ve Bakî Kabristanına defnetti.

Hz. Rukiyye, Resûl-i Ekrem Efendimiz otuz üç yaşlarında bulundukları sırada, Hz. Zeyneb’den sonra doğan kerimeleridir. Annesi Hz. Hâtice ile birlikte Müslüman olmuştu. Daha sonra Hz. Osman ile evlenmişti. Resûl-i Ekrem Efendimiz, onların beraber hicret ettiklerini görünce, “Osman Lût’tan (a.s.) sonra, Allah yolunda, âilesi ile birlikte hicret edenlerin ilkidir”1 buyurmuştu.



Ebudderdâ’nın Müslüman olması


Abdullah bin Ravahâ (r.a.) öteden beri Ebudderda’nın kardeşliği idi. Bir gün, eline keseri alıp Ebudderda’nın evindeki putunu kırdı. Ebudderda evine döndüğü zaman hanımı durumu ona haber verdi. Bunun üzerine Ebudderda düşünmeye başladı ve kendi kendine, “Eğer, bu putta bir keramet olsaydı, kendisini korurdu” dedi. Sonra da Müslüman olmak için Peygamberimizin yanına gitti.

Abdullah bin Ravâha, uzaktan onun geldiğini görünce, “Yâ Resûlallah! Gelen Ebudderda’dır. Herhalde bizi görmeye geliyor!” dedi.

Resûl-i Ekrem Efendimiz, “O Müslüman olmak için geliyor. Çünkü Rabbim, Ebudderda’nın Müslüman olacağını bana bildirmişti” buyurdu.

Huzura varan Ebudderda, orada Müslüman oldu. Ev halkı, kendisinden önce Müslüman olmuşlardı.2



H
z. Fâtıma ve Hz. Ali’nin evlenmesi

Hz. Fâtıma, Resûl-i Ekrem Efendimizin Medine’ye teşriflerinden 5 ay sonra Recep ayında Hz. Ali ile nikâhlandı. Hicretin 2. yılında Bedir Gazâsından sonra, Zilhicce ayında da evlendiler.

Hz. Fâtıma, Resûl-i Kibriyâ Efendimizin en küçük kızı ve kızlarının en sevgilisi idi. Peygamber Efendimiz, bir gazâdan veya bir seferden geldiği zaman ilk önce mescide gidip iki rekât namaz kılar, sonra Hz. Fâtıma’ya uğrar, daha sonra da Ezvâc-ı Tâhiratın yanına giderdi.3

Hz. Âişe (r.a.) der ki: “Ben, Fâtıma kadar sözü ve konuşması, Resûlullaha benzeyen bir kimse görmedim. Fâtıma, girdiği zaman, Resûlullah onu şefkatle karşılar, ‘Hoş geldin’ diyerek selâmlardı.

“Ben, Fâtıma’dan daha doğru sözlü bir kimse de görmedim.”1

Hz. Fâtıma’nın (r.a.) yürüyüşü de Nebiyy-i Muhterem Efendimizin yürüyüşüne benzerdi.

Bir gün, Hz. Âişe’ye, “İnsanların, Resûlullaha en sevgili olanı kimdi?” diye soruldu.

Hz. Âişe, “Fâtıma idi” dedi.

“Erkeklerden kimdi?” diye sordular.

“Fâtıma’nın kocası” cevabını verdi.2



Peygamberimiz, kızı Hz. Zeyneb’i Mekke’den getiriyor

Bedir esirleri arasında Peygamberimizin damadı ve Hz. Zeyneb’in kocası Ebû Âs bin Rebi’de bulunuyordu. Bedir Harbi esirleri konusunda bahsettiğimiz gibi, Ebû Âs serbest bırakılınca Mekke’ye gitti. Daha önce Hz. Zeyneb’in hicret etmesine mâni olan Ebû Âs bu sefer kendisini serbest bıraktı.

Resûl-i Kibriyâ Efendimiz de, Bedir Harbinden bir ay veya bir aya yakın bir zaman sonra Zeyd bin Hârise ile Ensardan bir zatı göndererek Hz. Zeyneb’i Mekke’den getirtti.3

Muhacir Müslümanlardan faziletli bir zat olan Osman bin Maz’un vefât etti. Bakî Kabristanına, Muhacir Müslümanlardan ilk defnedilen bu zâttır.



İlk Kurban Bayramı namazı kılınması

Peygamber Efendimiz, Zilhiccenin dokuzunda Sevik Gazasından dönerek Medine’ye kavuşmuştu. Ertesi günü, yani Zilhicce’nin 10. günü Müslümanlarla birlikte namazgâha çıktı. Ezansız ve kametsiz olarak iki rekât Kurban Bayramı namazı kıldırdı. Namazdan sonra bir hutbe irâd etti. Bu hutbelerinde, kurban kesmelerini Müslümanlara emretti. Kendileri de iki kurban kesti.

Satın aldığı semiz, boynuzlu beyaz koçtan birini keserken, “Allah’ım! Bu senin birliğine ve senden bana gelenlere şehâdet eden bütün ümmetim namınadır” dedi.

İkincisini keserken de şöyle buyurdu:

“Allah’ım! Bu da, Muhammed ve Muhammed’in ev halkı içindir.” Bundan, kendileri, ev halkı ve yoksullar yediler.1

İslâmda ilk Kurban Bayramı budur!

Kaynak: Salih Suruç'un "Peygamberimizin Hayatı" isimli kitaptan alınmıştır.

Aşağı Homurlu Kasabası   İnteraktif   Hesabım
Soy Kütüğü Homurlu Resimler Neşet Ertaş Türkü
Homurlu Tarihi Homurlu Kasabası Düğün Nişan Davet
Yeni Doğanlar Homurlu Ekonomi A. Homurlu Beldesi
A. Homurlu Belediye Yolcu Servisleri Homurlu Okulu
Homurlu Muhtarlık Telefon Rehberi Sağlık Ocağı
 
Haber Gönder Anketler Ziyaretci Defteri
Haber Arşivi Galeri Video
Haber Yazdır Forum Duyurular
Günlük Oluştur Çocuk Oyunları Çocuk İsimleri
Rüya Tabirleri Yemek Tarifleri Şifalı Bitkiler
 
Üyelik Ol
Üye Girişi
Şifremi Unuttum
Özel Mesajlarım
Üye Listesi

  Copyright © 2009-2022  Kırşehir / Aşağı Homurlu Kasabası ™ Website Tasarım: İsmail BİLİR